Ölmeden Önce Okunması Gereken Unutulmaz Şiirler 4
SEVDAYA
MI TUTULDUM
Benim de mi
düşüncelerim olacaktı,
Ben de mi böyle uykusuz
kalacaktım,
Sessiz, sedasız mı
olacaktım böyle?
Çok sevdiğim salatayı
bile
Aramaz mı olacaktım?
Ben böyle mi olacaktım?
ORHAN VELİ KANIK
İSTANBUL
İÇİN
Nisan
İmkansız şey
Şiir yazmak,
Aşıksan eğer;
Ve yazmamak,
Aylardan nisansa.
Arzular
ve Hâtıralar
Arzular başka şey,
Hâtıralar başka.
Güneşi görmeyen
şehirde,
Söyle, nasıl yaşanır?
Böcekler
Düşünme,
Arzu et sade!
Bak, böcekler de öyle
yapıyor.
Dâvet
Bekliyorum
Öyle bir havada gel ki,
Vazgeçmek mümkün
olmasın.
ORHAN VELİ KANIK
HÜRRİYETE
DOĞRU
Gün doğmadan,
Deniz daha bembeyazken
çıkacaksın yola.
Kürekleri tutmanın
şehveti avuçlarında,
İçinde bir iş görmenin
saadeti,
Gideceksin
Gideceksin ırıpların
çalkantısında.
Balıklar çıkacak
yoluna, karşıcı;
Sevineceksin.
Ağları silkeledikce
Deniz gelecek eline pul
pul;
Ruhları sustuğu vakit
martıların,
Kayalıklardaki
mezarlarında,
Birden
Bir kıyamettir kopacak
ufuklarda.
Denizkızları mı dersin,
kuşlar mı dersin;
Bayramlar seyranlar mı
dersin,
Şenlikler cümbüşler mi?
Gelin alayları, teller,
duvaklar,
Donanmalar mı?
Heeey
Ne duruyorsun be, at
kendini denize:
Geride bekliyenin
varmış, aldırma;
Görmüyor musun, Her
yanda hürriyet;
Yelken ol, kürek ol,
dümen ol, balık ol, su ol;
Git gidebildiğin yere…
ORHAN VELİ KANIK
ESKİLER
ALIYORUM
Eskiler alıyorum
Alıp yıldız yapıyorum
Musiki ruhun gıdasıdır
Musikiye bayılıyorum
Şiir yazıyorum
Şiir yazıp eskiler
alıyorum
Eskiler verip musikiler
alıyorum
Bir de rakı şişesinde
balık olsam
ORHAN VELİ KANIK
DAYANILIR
ŞEY DEĞİL
Bilmem ki nasıl
anlatsam;
Nasıl, nasıl, size
derdimi!
Bir dert ki yürekler
acısı,
Bir dert ki düşman
başına.
Gönül yarası desem…
Değil!
Ekmek parası desem…
Değil!
Bir dert ki…
Dayanılır şey değil
ORHAN VELİ KANIK
YALNIZLIK
ŞİİRİ
Bilmezler yalnız
yaşamayanlar,
Nasıl korku verir
sessizlik insana;
İnsan nasıl konuşur
kendisiyle;
Nasıl koşar aynalara,
Bir cana hasret,
Bilmezler.
ORHAN VELİ KANIK
KİTABE-İ
SENG-İ MEZAR
Hiçbir şeyden çekmedi
dünyada
Nasırdan çektiği kadar
Hatta çirkin
yaratıldığından bile
O kadar müteessir
değildi;
Kundurası vurmadığı
zamanlarda
Anmazdı ama Allah’ın
adını,
Günahkar da sayılmazdı.
Yazık oldu Süleyman
Efendiye
II
Mesele falan değildi
öyle,
To be or not to be
kendisi için;
Bir akşam uyudu;
Uyanmayıverdi.
Aldılar, götürdüler.
Yıkandı, namazı
kılındı, gömüldü.
Duyarlarsa olduğunu
alacaklılar
Haklarını helal ederler
elbet.
Alacağına gelince…
Alacağı yoktu zaten
rahmetlinin.
III
Tüfeğini depoya
koydular,
Esvabını başkasına
verdiler.
Artık ne torbasında
ekmek kırıntısı,
Ne matarasında
dudaklarının izi;
Öyle bir rüzgar ki,
Kendi gitti,
İsmi bile kalmadı
yadigar.
Yalnız şu beyit kaldı,
Kahve ocağında, el yaz
işiyle:
‘Ölüm Allah’ın emri,
‘Ayrılık olmasaydı.’
ORHAN VELİ KANIK
İSTANBULU
DİNLİYORUM
İstanbul’u dinliyorum,
gözlerim kapalı
Önce hafiften bir
rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar ağaçlarda;
Uzaklarda, çok
uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan
çıngırakları
İstanbul’u dinliyorum,
gözlerim kapalı.
İstanbul’u dinliyorum,
gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü
sürü, çığlık çığlık.
Ağlar çekiliyor
dalyanlarda;
Bir kadının suya
değiyor ayakları;
İstanbul’u dinliyorum,
gözlerim kapalı.
İstanbul’u dinliyorum,
gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular
Çekiç sesleri geliyor
doklardan
Güzelim bahar
rüzgarında ter kokuları;
İstanbul’u dinliyorum,
gözlerim kapalı.
İstanbul’u dinliyorum,
gözlerim kapalı;
Başımda eski alemlerin
sarhoşluğu
Loş kayıkhaneleriyle
bir yalı;
Dinmiş lodosların
uğultusu içinde
İstanbul’u dinliyorum,
gözlerim kapalı.
İstanbul’u dinliyorum,
gözlerim kapalı;
Bir yosma geçiyor
kaldırımdan;
Küfürler, şarkılar,
türküler, laf atmalar.
Bir şey düşüyor elinden
yere;
Bir gül olmalı;
İstanbul’u dinliyorum,
gözlerim kapalı.
İstanbul’u dinliyorum,
gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor
eteklerinde;
Alnın sıcak mı, değil
mi, biliyorum;
Dudakların ıslak mı,
değil mi, biliyorum;
Beyaz bir ay doğuyor
fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan
anlıyorum;
İstanbul’u dinliyorum.
ORHAN VELİ KANIK
İSTANBUL
TÜRKÜSÜ
İstanbul’da
Boğaziçi’nde
Bir fakir Orhan
Veliyim,
Eli’nin oğluyum,
Tarifsiz kederler
içinde.
Rumeli Hisarı’na
oturmuşum;
Oturmuşta bir türkü
tutturmuşum:
‘İstanbul’un mermer
taşları;
Başıma da konuyor aman
martı kuşları;
Gözlerimden boşanır
hicran yaşları;
Edalım
Senin yüzünden bu
halim.
İstanbul’un orta yeri
sinema;
Garipliğim, mahzunluğum
duyurmayın anama;
El konuşur, sevişirmiş;
bana ne?
Sevdalım
Boynuna vebalim!’
İstanbul’da
Boğaziçi’nde
Bir fakir Orhan Veli;
Eli’nin oğlu;
Tarifsiz kederler
içindeyim.
ORHAN VELİ KANIK
ESKİLER
ALIYORUM
Eskiler alıyorum
Alıp yıldız yapıyorum
Musiki ruhun gıdasıdır
Musikiye bayılıyorum
Şiir yazıyorum
Şiir yazıp eskiler
alıyorum
Eskiler verip musikiler
alıyorum
Bir de rakı şişesinde
balık olsam
ORHAN VELİ KANIK
Yorumlar
Yorum Gönder